Üstün Zekalı ve Yetenekli Gençler İçin Ailelere Yönelik LGS Tercih Klavuzu ve Rehberi
LGS bitti. Yüzbinlerce genç girdi sınava. Kimi hazırlanabildi, kimi ne olduğunun bile farkında değildi belki.
Sınava giren gençlerden sadece ufak bir yüzdesi uzmanlık alanım, %2'lik kısım. Onlar üstün zekalı ve yetenekli gençler. Bu kesim için durum çok daha zor, önemli ve belki daha yıpratıcıydı. Neden mi?
Onlar zihinleri akranlarının %98'inden daha hızlı zihinsel süreçlere sahip ve entegre düşünen, MEB “Özel Eğitim Rehberlik Genel Müdürlüğü”nün altında yer alan “Özel Yetenekli Birey”ler ve en az diğer özel gereksinim gerektiren bireyler kadar kendilerine uygun eğitim ve öğretim sisteminin içinde bulunmaları gerekiyor.
Ancak, bırakın onlara ait olan okulların sayısının azlığını, var olan sistemin içine entegre edilerek “Üstün zekalı oldukları için ÇOK BAŞARILI olmaları bekleniyor.”. Bu da bizi hemen en büyük yanılgıya götürüyor “Üstün zekalı bireyler akademik anlamda başarılıdır ve hatta çok başarılıdır”. Hemen arkasından gelen en büyük yanılgılardan biri de “Üstün zekalı bireyler matematikte çok iyidir” düşüncesi.
Bunları unutun ve yepyeni bir sayfa açın şimdi. Haydi gelin gençlerin ağızlarından bir kaç cümle ile devam edelim.
“Bir kez daha o okulda okumaya dayanamazdım, tüm amacı sınavlara hazırlamak olan bir okul olmasın da neresi olursa olsun” (9. sınıfta ve Türkiye'nin en iyi okullarından birinde lise öğrencisi).
Okulların akademik başarıları kadar duygusal, sosyal ve kişisel gelişimlerine de önem vermesi gerekiyor. Sadece akademik başarıya odaklana kurum ve aileler, farkında olmadan kendilerini tanıyamayan ve hayatın gerçeklerini 4 seçenek arasına sıkıştıran heykeller yaratıyor. Oysa üstün zekanın en önemli farklılıklarından biri yaratıcı düşünmektir, bu öldürülüyor. Düşünme, farklı bakma, yaratma, soruya odaklan !
“LGS öyle bir dönemdi ki bir kez daha hayatımda yaşamak istemediğim bir yıldı. Ailemin beklentileri ve baskısı beni çok yordu. Her daim daha iyisinin olabileceğine ve potansiyelimi kullanmam gerektiğine yönelik söylemler de öfke ile vicdan azabı arasında gittim geldim” (Hazırlık lise öğrencisi ve Türkiye'nin en iyi liselerinden birinde)
Üstün zekalı bireylerin en önemli ihtiyaçlarından biri de anlaşılmaktır. Sınav süreçlerinde onları sadece zeka olarak gören yaklaşım ve tepkiler zamanla onları yalnızlaştırır ve içlerinden çıkamadıkları bir ruh haline sokar. Sınav ve sonucunun tek amaç olduğu bu yaklaşımın sonuçlarını ileride görürüz. Gene çalıştığım gençlerden biri 10. sınıfta olmasına rağmen pek çok sıkıntısını LGS dönemine atfederek anlatıyor. Bu da bizi halk arasındaki basit ama vurucu hikayelere götürüyor. Hani çocukları onu her üzdüğünde duvara çivi çakan babanın çocuklar büyüdükçe ve her iyi bir şey olduğunda çivileri tek tek çıkarması ama izinin kalması gibi. Ne için ne yaptığını anlamak bazen anda ve o günün koşullarında zor olsa da üstün zekalı çocukları olan ebeveynlerin en büyük sorumluluklarından bir tanesi geleceğin vizyonu ile tepkilerini vermek ve kendi iç dünyalarının ve beklentilerinin tuzaklarına düşmemektir.
Bunlar vb pek çok hayat hikayesi duysam da şimdi gelelim günümüze ve bu sene LGS sınavına giren üstün potansiyelli gençleri yaşadıklarına ve oradan da tercihler için nasıl yaklaşımın daha iyi olabileceğine.
“Bu yıl bitmedi. Kendimi pek çok olaydan uzaklaştırılmış ve izole edilmiş bir “şey” gibi hissettim. Bilgisayarımdaki oyunları sildim, müzik dinlerken bile suçluluk hissettiğim anlar oldu. İçimden bir ses hep daha fazla çalışmam gerektiğini söylerken çevremdeki yetişkinlerin de bu söylemleri arasında boğuldum. Halbuki bildiğimi biliyordum ama her oturup dinlenmek istediğimde müthiş bir huzursuzlukla ne çalışabiliyor ne de dinlenebiliyordum. Son zamanlarda tek beklediğim şey sınava girmek ve son noktayı koymaktı.”
Bu gençle çalışırken hem sevdiği alanlara hem de derslerine zaman ayırabileceği programlarda da destek olarak, temel eksik ve ihtiyaçlarını iyi belirleyip o alanda eksiklerini tamamlaması için yol haritası oluşturduk. Okul oldukça iyi süreç takibi yaparken, temel yanılgı olan “matematik başarısı” konusu burada da karşımıza çıktı. Matematik soyut geldiği için sorulara bakış açısı ile ilgili gereken desteği de bir uzmandan alınca her şey zamanla yoluna girdi. Defalarca pek çok sınavın kapısına kadar gidip girmeyen ve kaygısının yönetimi ile ilgili zorlanan genç ile tüm yıla yayılan çalışmalarda alt fonda hep stres ve kaygıyı hafifletecek konuşmalar, sohbetler ve çalışmalar yaptık. Hedeflediği puanı aldı. Şimdi tercih zamanıydı.
Bir diğer gencimiz aile ile bağlarını minimal düzeyde tutan, genelde vaktini odasında geçiren, LGS çalışma süreçlerinde de ailesini sınav notları dışında çok da bir şey bilmediği bir gençti. Aile ise çocuklarının potansiyellerini bildiği için beklentilerini ve isteklerini sıklıkla çocuğa farklı platformlarda hatırlatan ve söyleyen bir aileydi.
LGS dönemine oldukça sakin bakan bu üstün potansiyelli gencin hedefleri belliydi. Analitik düzlemde durum analizi oldukça iyi olduğu için her görüşmeye bir ya da bir kaç soru ile geldi. Kimi soru çözerken odaklanmasını anlık kaybettiği ile ilgili kimi motive olmaya çalışırken yaşadıkları zorluklardı. Zaman içinde kendisinin getirdiği konu ve soru(n)lara çözümler getirerek (kendisi nihai kararı vererek) ilerlediğimiz süreçte beklenilen başarıyı sağlayamadığını düşünse de sonuçlar henüz açıklanmadı. Tahminim belirlediği ve hedeflediği ilk beş liseden birine gireceğiydi.
Kendilerinden beklentileri oldukça yüksek olan üstün potansiyelli bireylerin hayata hazırlanmaları için kendilerini tanımaları ve kendilerine karşı acımasız eleştirileri minimize etmeleri ve objektif bakmaları gerekmektedir, bu öğretilmeli ve desteklenmelidir.
Bu noktada da en büyük destek onları hayata hazırlayan aileleri tarafında verilmelidir. Bu yüzden ebeveynlerin bakış açılarını değiştirmek ve bütüncül bakmalarını sağlamak kritik derecede önemlidir ve BİLMEK ile başlar Bilmek ise öğrenmekle, öğrenmek okumakla. Sonrası mı? Öğrendiklerimizi hayata geçirmek. İşte burası en önemli noktadır. Defalarca ailelerden şu cümleleri duyduğumu biliyorum “Uğur hocam biliyoruz ama uygulayamıyoruz. Hatta çoğu zaman bildiklerimizi unutuyor ve öyle davranıyoruz.” Her şeyin bir yolu ve çözümü var elbet, bunları da beraber aşıyoruz.
Bir gencimiz ile LGS dönemi ile ilgili çalışırken yaptığımız çalışmaların genelinde arkadaş ve sınıf dinamikleri ile konuştuk. Evet, doğru okudunuz. Şimdi aklınıza hemen gelen soru şu olabilir “Ne alaka!” İşte bu bağlantıyı kurabilenler üstün potansiyelli bireylerin sırrını çözüş demektir, kuramayanlar da üzülmesin “soru sormak” öğrenmek için en hazır bulunduğunuz an demektir.
Üstün zekalı bireylerin en çok özlemini çektikleri ve zorlandıkları konulardan biridir “Arkadaşlıklar”. Burada günlerinin nerdeyse üçte ikisini geçirdikleri okul ortamları hem akran ilişkileri hem de sosyal becerileri için oldukça önemlidir. Ne kadar çok üstün zekalı çocuk ve gencin bir arkadaş için nasıl özlem çektiklerini bilseniz, inanamazsınız! Ve sonuçta ne oldu dersiniz? Sınıf ve arkadaşlık ilişkileri ile konuşup kendini ve olayları analiz eden ve kendi çözüm yollarını bulmaya başlayan gencimizin LGS netleri de artmaya başladı. Süreci en iyi şekilde yöneterek girdiği sınavda, şimdi sıra sonuçları beklemekte.
Her birinin ayrı hayal ve istekleri var. Her biri harika birer dünya. Her biri anlaşılmak ve desteklenmek istiyor. Her biri olasılıksızlıklar üzerinde değil yapabilecekleri için motivasyon bekliyor. Azımsanamayacak bir kısmı yurt dışına gitmek sitiyor. Azımsanamayacak bir kısmı yaşadığımız coğrafyada iyi bir eğitimin istenilen hayatlara ulaşmak için tek gerçek olmadığının iliklerine kadar farkındalar. Azımsanamayacak bir kısmının dünya için bırakmak istedikleri “kendi varoluş izleri” var. Hemen hepsi dünya ve ülke gerçekleri üzerine pek çok yetişkinden daha bilgili ve daha objektif bakış açısına sahip. Hemen hepsi tüm olanlara rağmen dik durmaya ve kendini gerçekleştirmeye çalışıyorlar, her ailenin temel arzusu oldu bile “Kendine güveni olan birey yetiştirmek!”.
Peki şimdi tercih zamanı ne yapmalı? Aileler bu süreçte üstün potansiyelli çocuklarına nasıl destek olmalı?
- Kendi istek ve beklentileriniz ile çocuğun istek ve beklentileri arasındaki fark net bir şekilde çizilmeli
- Kendi doğrularınızdan sıyrılarak anlamaya çalışmalı ve tercihler üzerine konuşur ve karar verirken “Neden ve niçinleri” yargılamadan dinlemeli ve gence saygı duymalı. Düşünemedikleri sorular sorarak bütüncül bakmaları sağlanmalı. Bu noktada okulun lokasyonu, öğretmen kadrosu, sosyal faaliyetleri, yurt dışı imkanları, kulüp faaliyetleri vb pek çok konu üzerinde durulabilir. Size bir örnek vereyim. Geçen sene Ağustos ayında çalışmaya başladığımız zamanlarda hedef belirlemek için okullara baktığımız bir gencin ilk baktığı yerler sosyal faaliyetler oldu. Kendini akademik kıskacın çok ötesinde gerçekleştirmek isteyen bu genç için önemli olan bu kriteri göz ardı etmemek son derece önemli. Hatta siz ikna olmadıysanız yurt dışı eğitim yapan danışmanlık firmalarına sosyal faaliyetlerin, hobilerin, spor başarılarının ve sosyal sorumluluk çalışmanın önemini sormanızı şiddetle tavsiye ederim.
- Sizin hayallerinizdeki gelecek ile çocuğun hayalleri arasındaki farklara direnç göstermeyin. O sizin hayalinizi yaşamak için dünyaya gelmedi ve sadece “zeka” olarak yapabilecekleri ile hayalleri arasındaki farkı kabullenerek başlamak gerek. Evet mühendis olabilecek sayısal yeteneğe sahiptir ama hayali işletme okumak olabilir. Harika bir sanatçı olabilecek donanımı vardır ama astrofizik okumak istiyordur. Moleküler biyolojide harika proje ve fikirleri olmuştur ancak sanat tarihi okumak hayalidir. Binlerce örnek verebilirim. Burada en önemli kriter onların hayalleri ile kendi hayalleriniz arasındaki sınırı geçmemek. Bir de belki okumak biraz sizi rahatsız edebilir bir sonraki cümleyi ama “Her şeyi en iyi sizlerin bildiği” yanılgısından uzaklaşmak.
- Tercihlerinde baskı ve sıralama ile ilgili dozajı artan diyaloglarda bulunmamak da çok önemli. Ailesinin tercihi olduğu için girilen okullarda dört sene boyunca aileleri ile iletişimi bir daha düzel(e)meyen gençlerle çalıştım. Aileler tercih anına dönsem asla böyle davranmazdım diyorlar. Tabi ki fikir ve deneyimlerini paylaşacaksınız, tabi ki yol gösterecek ve yardım için yanlarında olacaksınız ancak burada dört sene hayatının en önemli yıllarını geçireceği lise için sadece sizin isteklerinizi uygulamayı beklemeyeceksiniz. Bekleyebilirsiniz de tercih sizin !
- Tercihlerini yaparken pek çok genç, arkadaşlarının tercih ettiği okullara yönelme eğiliminde de olabiliyor. Bu noktada aile olarak bu durumun masaya yatırılarak objektif bir biçimde gelecek simülasyonu ile konuşulmasını öneririm. Burada duygularını yoğun yaşayan ve duygusal hassasiyetleri olan üstün potansiyelli gençlerin kararlarını objektif düzlemde vermeleri için destek olmak gerekiyor.
- Tercihleri ile ilgili sadece “puan ve yüzdelik sıralaması yapmanın” uzmanlık olduğunu düşünen kişilerden uzak durarak çocuklarınızı iyi tanıdığını düşündüğünüz, çocuğunuzun da güvendiği ve sevdiği bir öğretmeninden ya da eğitimciden de destek almanız önemli Burada amaç dikte etmek değil, çocuğu anlamak ve bakamadığı açılardan da bütüncül bakış açısı geliştirerek tercihleri değerlendirmek.
- Özellikle yurt dışında eğitimine devam etmek isteyen öğrenciler için IB ve AP programlarına da bakmak ve bu konular ile ilgili olarak uzmanlardan destek almak
- Tercihlerinizde aile bütçesi, çocukların hayali, çocukların yetenekleri ve istekleri vb durumları eş zamanlı masaya yatırmak. Üstün potansiyelli bireyler samimi ve dürüst her yaklaşımda işbirlikçi bir tavır içine girmeye eğilimlidirler. Eğer bu zamana kadar sağlıklı bir ebeveyn çocuk ilişkisi temelleri atılmışsa bunlar rahatlıkla konuşulabilecek konulardır.
- Şehir değişiklikleri, yatılı okuma, farklı bir ilde hayat kurma vb gibi durumlarda da özellikle çocukların duygusal gelişim ve zorluklarla baş etme becerilerine bakmanızı öneririm. Duygusal olarak hazır bulunuşluk önemlidir. Bu tamamsa, kalanı hayat deneyimidir ve elbet zorluklar da olacaktır. Burada ne zorlamak ne de cesaretini kırmak doğru bir yaklaşım değildir.
- Çocuklarınızın üstün potansiyelli bireyler olarak öğrenme ile ilgili bir sıkıntılarının genelde olmayacağını, özellikle istedikleri alanlarda potansiyellerini kullanacağı gerçeğini göz ardı etmeyin. Burada Mihaly Csikszentmihalyi'nin Akış ile ilgili videosunu izlemenizi öneririm (https://www.youtube.com/watch?v=kgQYlIymIgs).
- Tercih sadece lise tercihi, bu bir hayat tercihi değil. Çok mana yüklemeden ancak çok da basite indirgemeden sadece çocuklarınızın yanında olun.
Ailelerin temel görevlerinden biri çocuklarını hayat yolculuklarına hazırlamak ve gerektiğinde gerektiği kadar eşlik etmektir. Bazen yanında durup elini tutmanız bazen izin vermeniz bazen de uzaktan seyredip orada olduğunuz güvenini vermektir. Üstün potansiyelli çocukların ailelerin görevi bu anlamda daha zorlayıcı olabilir. Burada çocuklarının tüm ön yargılar ve yanlış anlaşılmalarına rağmen bulundukları yüzdelik dilimin (Üstün zeka toplumun %2'sidir) getirdiği farklılıkları anlamak ve çocuklarına da bunları yönetmeyi öğretmek güçlü ve zor bir sorumluluktur. Anne ve baba olmanın yolculuğunda” ise her zaman mükemmel olmak imkansızdır ve gerek de yoktur. Bu noktada samimi, dürüst olmak ve anlamaya çalışmak temel anahtarlardır.
Ülkemiz dünyadaki en ağır eğitim ve öğretim sistemine sahip ülkelerden biridir. Ailelerle çalışırken ya da sosyal medya aracılığı ile sorduğum sorularda en çok aldığım yorum “okul dinamikleri”, “eğitim sistemi”, “sınav sistemi” ile ilgilidir. Bu değişenler ortadan kaldırıldığında ise problem olarak görülenlerin neredeyse %90'ını ortadan kalkmaktadır. Bu durumda sistemden kopmadan mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirmek zor bir yolculuktur ama imkansız değildir.
LGS bir sınav ! Tercihler de sadece lise tercihi, hayat tercihi değil ! Hayatlarının en değerli yıllarını geçirecekleri lise yılları için hem onların hem de ailelerin içine sinen bir tercih dönemi olması en büyük arzum.
Tercihler sonrası yolculuğunuzun bir mihenk taşı daha atlanacak ve hayat boyu nice mihenk taşları olacak. Keyifli yolculuklar !
Dr. Uğur Zat
Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocuklar Aile Eğitim Uzmanı (3-18 yaş)
Üstün Zekalı ve Yetenekli Gençler Mentoru (13 yaş ve üstü)