Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL

Ahuna: Tıpkı Hayat Gibi

İncelemeye başlamadan önce Ahuna'yı ve anlattıklarını daha iyi bir şekilde özümseyebilmemiz için minik bir etimoloji bilgisinden bahsetmem gerekiyor.
"Derin Devlet" kelimesi hemen hemen tüm dillere Türkçe'den geçmiştir. Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkelerde bu tür bir yapı olmadığı için bu yapıyı niteleyecek bir kelime de bulunmamaktadır. Türkçe'den bire bir çeviri yapmışlardır. Bknz: Deep State

Ahuna, bir öğretmenin askerde yaşadıklarının hikayesi. Kısacık bir cümledeki özeti bu. Fakat katmanlı yapısı, odaklandığı konu, anlatım dili ve yaşayan karakterleri üzerinden saatlerce konuşulabilecek rahatsız edici bir eser. Rahatsız edici çünkü bir taraf tutmuyor ve şablon kırıyor.

İnsan olarak konformizm gereği bildiğimiz, tanıdık ezberleri tekrar tekrar yüzlerce belki binlerce kez okumak, izlemek, konuşmak bizi hiç mi hiç yormazken; zihin şablonlarımızın dışarısından gelen bir ses bizi oldukça ürkütüyor; güven ve konfor alanımıza taciz eden bu çağrıyı çabucak ötekileştiriyoruz.

Ahuna, sarsıcı ve ezber bozan bir eser. Ezberleri bozmak azınlıklar, ötekiler v.b. hakkında yazıp-çizmek bu aralar bir hayli popüler. Öyle ki geçenlerde birçok fantastik oyun, film ve kitabın temel sistemi olan dungeon & dragons sisteminin kurucuları şöyle bir açıklamada bulundu. "Bundan sonra karakter yaratma ekranlarında oyunculara herhangi bir ırkı herhangi bir sınıfa zorunlu olarak yönlendirmesi için verdiğimiz bonusları vermeyeceğiz." Yani Türkçe'si şu; "beyaz olmayan" orc karakterlerine güç bonusları verip onu illaki "barbar" yapmak zorunda bırakmayacağız sizi. Ya da beyaz bir elf'e zeka bonusu verip oyundaki tüm zeki ve güzel karakterlerin illa ki "beyaz" olmasını zorunlu kılmayacağız.

Globalde bu alan üzerine dönen tartışmalar kurgusal evrenlerdeki karakterlere kadar inmişken, ülkemizde ne yazık ki durum hala çöl seviyesinde ıssızlık halinde.

Ahuna ise bu çöldeki dikenli bir gül gibi. Asker bir millet, derin devleti icat eden bir toplumda bıçak sırtı bir konuya odaklanıp bunun da altından ustalıkla kalkıyor.

Büyüsü ise; merkeze aldığı konuyu işlerken eleştirisini sığ/fanatik bir yerden yapmaması. Kitabı bitirdiğiniz "lanet olsun askere, devlete" demiyorsunuz. Hatta tam tersine kitap hakkında internetteki yorumları incelediğiniz de "sayfalar aktıkça askerliğin ne kadar zorlu olduğu ve yaşamımıza onlar sayesinde devam ettiğimiz gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz" diyen okur yorumları görebiliyorsunuz.

Peki 192 sayfalık bu kitap bizlere neler anlatıyor?

Ahuna ile Neleri Deneyimleyeceksiniz?

1- İnsanın Her şeye Alışabilen, 'Yeni'ye Adapte Olabilen Varlık Olması.

Bu deneyim kitapta birkaç yerde kendini gösteriyor. Hem zihinsel hem de fiziksel düzeyde. Yazar, insanın zihinsel/psikolojik ya da bedensel olarak "bunu kesinlikle yapamam", "böyle bir şeyle ömür boyu yaşayamam" dediği şeylere nasıl alıştığını ve bu durumları nasıl da çabucak özümseyebilen bir varlık olduğunu edebi bir kurgu içerisinde zihnimize işliyor.

2- Saf Kötü ya da Saf İyi'nin Olmaması

Kitaptaki kişiler eski türk film karakterleri gibi tek yönlü-siyah ya da beyaz- değil. Her biri adeta yaşıyor ve değişime en kapalı görünenler bile değişim gösterebiliyor. Bu durum insana olan güveninizi artırıyor. Bu kadar bıçak sırtı bir konuyu pozitif bir şekilde işleyerek son yıllarda siyasi tartışmalarda sık sık duyduğumuz "sen eğitilmezsin!" söyleminin kırıldığı bir anlatı bu.

3- Devlet Baba Düşüncesi

Ahuna, kültürümüzdeki "Devlet Baba" figürünü sarsarak bizlere devletin insanlar tarafından yürütülen bir yapı olduğunu ve bu sebeple saf iyi olamayacağını hatırlatıyor. Toplumda oldukça yaygın bir kabul gören bu düşünce şablonunu kırabilmek son derece zor olsa da yazar, herhangi bir tarafgirlik içerisinde olmadığı için hikayenin akışıyla birlikte bu tezi özümsüyorsunuz. Aynı devletin aynı kurumda görevli bir asker devletin kötü bir portresi olarak karşımıza çıkarken bir başka asker ise devletin temiz yüzü olarak hikayede yer bulabiliyor.

4- İçindeki Hazinenin Farkıda mısın?

Yazar, eseri her ne kadar binlerce yıldır insanlığı bölen "öteki" kavramı üzerine inşa etmiş olsa da yapı içerisinde kişisel insan hikayelerine de yer vermiş. Baş karakterimiz Ahmet kendini eksik hisseden, kusurlu gören biriyken kitapta "Değişimin bedelleri ve ödülleri vardır" alıntısında da verildiği gibi bir noktada değişim için gerekli bedeli ödüyor ve ödülüne kavuşuyor.

5- Kişiye Göre Çıkarım

Eser oldukça katmanlı olduğu için daha önceki okumalarınızla birleştirerek farklı keşifler edinmenize de olanak sağlıyor. Örneğin: Kitabın yazarı Umut Kısa'nın Koç olması sebebiyle sanırım, 46. sayfadaki "Herhalde insanın en büyük şanssızlıklarından biri, bir şeyler yaptığında kimsenin sana korkudan itiraz edememesi" cümlesi aklıma Nokia'nın batış sebebini getirdi. Bildiğiniz üzere 2007 dünyanın en değerli 5. şirketi olan ve %50'nin üzerinde pazar payına sahip firma birkaç yıl içerisinde piyasadan silinip gitti. Şirketin eski çalışanları ise bu durumu "Şirketin sovyet tarzı bir bürokrasiyle ve egoist kişilerle yönetilmesine; kötü gidişat ve android platformunun yükselişinden tepe yöneticilere bahsetmeye korktuklarına" bağlıyor.

Ahuna, okuma süresi kısa etkisi uzunca süren bir anlatı. Kitabı incelemek ve okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.



Kapat