Etrafına Duvar Ören Çocuk #kitapyorumu
Çocuk kitaplarını siz sadece çocuklara okumak için mi alıyorsunuz?
Ben kendime de alıyorum. Çünkü benim bir parçam halen çocuk
İçimde çokça o ‘’asi kız’’ ve bazen gizlenen parçamla buluşuyorum çocuk kitaplarında.
Hayat kırıklarımın geldiği yerleri görüyorum, tutulmamış yaslarıma el buluyorum ve kitabın sonunda hep bir aydınlık, umut, şifaya açılıyorum. İyi ki çocuk kitabı çizerleri ve yazarları var.
Bugüne kadar ‘’Duvarlar var etrafımda tosladığım ve diğer tarafa beni geçirmeyen. Mücadele ediyorum ama olmuyor, yapamıyorum, içim çok acıyor’’ diyen yaşça çocuk birini duymadım. Olursa da o çocuğu duyup, görebilmeyi, duvarlarını renkli bir köprü yapıp karşıya el ele geçebilmeyi diliyorum.
Yetişkin ‘’Çocuk’’ ise böyle derken duyuyorum. ‘’Senin düşüncelerin, yargıların o duvarlar. Sen örüyorsun’’ demek kolay ve soğuk olan. O düşünceleri, korkuları, yargıları yoktan var etmedi bu yetişkin ‘’Çocuk’’. Yaşça çocukken duyulmadığında, görülmediğinde, önemsenmediğinde, cezalandırıldığında, ihmal, istismar edildiğinde, güvenli limanları olmadığında yanında ne yapacaktı bu çocuk? Sevgiyi koşullara bağlı, değeri sadece isteneni yaptığında görebildiyse ne yapacaktı bu çocuk? Korkacaktı. Bir adım atmaktan ödü kopacaktı ve kendini güvende tutabilmek için elbette duvar örecek, saklanacaktı. ‘’Uslu’’, ‘’Akıllı’’, ‘’Aferin’’ denecekti. Çocukken ördüğü o duvar kendisiyle birlikte elbette büyüyecekti. Gölgesini gördüğünde bazen duvarda boyu büyüyecek ve ürktükleri kadar heybetli görünecekti. ‘’Güçlü’’ duvarı yalan söyleyecek, hırsızlık yapacak, savaşacak, başaracak ve korkusundan gizleyecekti çocuğu.
Çocuğa yaklaşıp ‘’Neden bu duvarı ördün?’’ diye birisi merakla, yumuşacık bir sesle bile sorsa ne olacaktı? Çocuk titreyecek, ağlamaya başlayacak çünkü ‘’Ne?", "Neden?", "Niçin?’’ sorularıyla birlikte zaten o duvarı örmek zorunda kaldığı yaralarının kanadığını görecekti. Görmemek için duvarını daha da yükseltecek, kalınlaştıracaktı. Ta ki içindeki oyuncu, duyguların varlığıyla arkadaş bir yetişkin Çocuk gelip çocuğun ördüğü duvarlardan şarkı söyleyene, topu fırlatana, rengarenk bir gökkuşağı çizene kadar.
‘’Git. Seni Sevmiyorum. Terk et duvarımı’’ diyecek belki çocuk ama yetişkin çocuk kalpten, şefkatle, sevgiyle duvarın arkasında onu bekleyecek ve çocuk yasını tutacak, ağlayacak, ağlayacak…
Mücadele etmeyecek duvarı yıkmak veya yükseltmek için çocuk, sadece ağlayacak, yasından tuzlu bir deniz yükselinceye ve duvar gözyaşlarından kendiliğinden eriyinceye kadar. İşte şimdi duvarın ardında şefkatle bekleyen o yetişkin Çocuk yıkılan duvarlardan rengarenk bir köprüyü böyle kuracaktı.
Çocuk büyüdüğünde yani yetişkin dediğimiz yaşlara gelince ‘’Çocuk’’ parçamız bir yere gitmiyor. Sadece duvarları daha yüksek ve aşılmaz gibi duruyor. Duvarın ardında şefkatle bekleyen, dans eden, şarkı söyleyen, oyuncu birini bekliyor ki ‘’köprü olsun duvar ve karşıya geçebileyim’’ diyor yetişkin bazen ama bunu istediğini bile söyleyemiyor, ‘’desteğe, arkadaşa ihtiyacım var’’ demiyor. Kendi kendine çabalıyor, çabalıyor ve içinde var olan zenginliği, canlılığı görmesi bazen tek başına mümkün olmayabiliyor. Tek başına mümkün kılanlar da çokça korkuyor, üzülüyor, ağlıyor, ağlıyor, toprağa uzanıp tam ‘’bitti her şey’’ derken içindeki renkleri ve açılan köprüleri görebiliyor, konfor alanından cesaretle yürümeye başlıyor, büyüyor, genişliyor…
Kolay demiyorum ve mümkün diyorum.
Tek mümkün ve olmuyorsa şefkatli bir yerden destek alarak mümkün
Kitap: Etrafına Duvar Ören Çocuk
Yorum: @sebileacarsert