Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL

Kedim Kanser Oldu ve Bana Hastalıkla Nasıl Başa Çıkılacağını Öğretti

"Kucağınızda mırıldanan bir kedi dünyadaki herhangi bir ilaçtan daha iyileştiricidir, çünkü aldığınız titreşimler saf sevgi ve memnuniyetten kaynaklanmaktadır." ~ St. Assisi'li Francis

Hepimiz hasta olmanın nasıl bir şey olduğunu biliriz. Hayatımızın bir döneminde grip ya da kötü bir soğuk algınlığı yaşarız, fakat süreci biliyoruz -bol bol dinlenirsiniz ve siz farkına bile varmadan iyileşmiş olursunuz. Ancak bazılarımız kronik hastalıklarla yaşıyoruz.

Kronik hastalıklar, kurtulamadığınız günlük semptomları da beraberinde getirir. Kronik hastalıklarla baş etmek gerçekten zordur.

İyileşip iyileşemeyeceğinizi merak eder, eskiden yapabildiğiniz ama şuanda yapamadığınız ya da yapmak isteyip de yapamadığınız şeyler için üzülürsünüz. İşinizi nasıl sürdürebileceğiniz hakkında endişelenir, hasta olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmeyenlere karşı kendinizi görünmezmişsiniz gibi hissedersiniz.

Otoimmün hastalıklar Amerika Birleşik Devletleri'nde 50 milyon insanı etkilemektedir ve 100'den fazla hastalığı içermektedir (aarda.org). Ben de Otoimmün bir hastalık olan Crohn hastalığına sahibim. Bu kronik iltihaplı bir bağırsak hastalığı.

Crohn hastalığının günden güne değişen semptomları ve tüm otoimmün hastalıklarında olduğu gibi azalma ve nüksetme durumları vardır. Sabah uyandığımda o günün iyi mi yoksa berbat mı geçeceğini bilmiyorum.

Bazı günler çok bunaltıcı oluyor bazen de kendimi güçlü ve iyileşeceğime dair umutlu hissediyorum.

Ben 20 yaşındayken kedim Yochabel’e mesane kanseri teşhisi kondu ve artık evde kronik hastalığı olan iki kişiydik. Sağlık problemlerimizle yüzleşirken, önemli bir şey oldu.

Kedim Yochabel, kendimi gördüğüm bir ayna oldu. Ben mücadele ettiğimi düşünürdüm ama o benim hastalıkla ilgili var olan algımı sorgulattı. Sevgili kedi dostum Yochabel’den hastalıkla mücadelede öğrendiğim şeyler oldu.

Elbette kedilerde görülen cinsten bir mesane kanserim yoktu, ama onun da hastalığı benimki gibi kronik ve öngörülemezdi. Benzer şekilde, tedavinin gidişatı belirsizdi ve çeşitli doktorların görmesine rağmen görüşler kafa karıştırıcı ve çelişkiliydi.

İster kanser ya da otoimmün bir hastalık, ister başka bir hastalık olsun, hepsinin benzer noktaları var. Hastalık bana göre ağrılı, rahatsız edici, kafa karıştırıcı, stresli, sinir bozucu ve hatta zaman zaman iç karartıcı bir şeydir.

Ama sürpriz bir şekilde, Yochabel beni hastalığın olumlu bir yönüyle tanıştırdı. Hastalık ikimizin de hayatına yeri doldurulamaz hediyeler getirdi, bunlardan biri minnettarlıktı.

Hayattaki Küçük Şeyleri Fark Edin ve Onların Kıymetini Bilin

Zamanımızın sevdiklerimizle sınırlı olduğunu bilsek, aniden bakış açımız değişir. Sahip olamadıklarımıza odaklanmak yerine, sahip olduklarımıza odaklanırız. Yochabel her gün tuvalet kabına yürüyebiliyordu ve ben buna şükrediyordum.

Sabahları ilk iş onun uyuduğu odaya gidiyordum ve onun kocaman güzel yeşil gözlerini açışını gördüğümde, mırlamasını duyduğumda minnet dolu hissediyordum. Yochabel in bunları yapabiliyor oluşundan dolayı hissettiğim minnet duygusunu kendim için hissetmediğimi fark ettim.

Benim bedenim de tıpkı onunki gibi bana minnet duyabileceğim birçok an sunuyordu.

Yıllardır Crohn hastalığı ile yaşamama rağmen, vücudum beni Yochabel'i görmek için yürüyebilme yeteneğiyle, onu görmemi ve duymamı sağlayan duyularla ve onu düşündüğümde sevgiyle dolan bir kalple de ödüllendirmişti.

Bedenim bana bir hayat verdi. Hastalıktan bağımsız olarak, kendi irademle tadını çıkarabildiğim bir hayat.

Şu Anda Olmak: Adım Adım Yaşamak

Mesane kanserine alışmanın inişli çıkışlı yolunda, Yochabel’in gösterdiği tepkiler ile benim tepkilerim arasında keskin zıtlıklar olduğunu fark ettim. Ben cevapların net olmasını ve tedavinin hemen işe yaramasını istiyordum. Çok sabırsızdım ve hayal kırıklığına uğramıştım.

Bu arada Yochabel’in hayatı ise sık sık tuvalet kabına yaptığı ziyaretlerle geçiyordu. Her sabah tuvalet kabına gidiyor, işemek için eğiliyor sonra da yatağına geri dönüyordu. Bu süreç tekrar tekrar devam ediyordu. Onun yaptığı bu git gel beni endişelendiriyordu ve kızdırıyordu.

Kendi kendime defalarca sordum. Bu hastalık neden onun başına geldi? O bunu hiç hak etmemişti.

Onun adım adım tuvalete ilerleyişini izledim, sanki tuvalete her gidişi öncekilerden başka yepyeni bir seferdi. Öte yandan bense onun her tuvalete gidişinde yaşadığı acıyı bir önceki seferin üstüne katıp biriktiriyor ve “işte yine gidiyor” diye hayıflanıyordum.

O ise her adımda sakindi ve oradaydı.

Bunu nasıl yaptığını merak ettim.

Sonra anladım ki gerçekten de bu sadece anda olmakla ilgiliydi, yalnızca o anda hissettiğin acıyı yaşamak. Yaşadığımız semptomları ne kadar biriktirirsek ve istiflersek mücadele etmek o kadar zorlaşıyordu. Her seferinde sadece bir semptomu yaşamak çok daha baş edilebilirdi.

Ben de bunu yapabilir miyim diye merak ettim.

O sanki bunun, bedeninin ortaya çıkarmak zorunda olduğu bir süreç olduğunu biliyordu.

Hastalığın varlığını ve yaklaşmakta olan can sıkıcı semptomlarını düşünüp, aceleyle iyileşmeye, anında cevaplar almaya ve tedavinin sonuna gelmeye çalışarak ne kadar çok enerji harcadığımı fark ettim. Bu olumsuz tepkiler benim iyileşme sürecimden çalıyordu.

Stres, iyileşme sürecine iyi gelmiyordu aksine durumu daha da kötüleştiriyordu. Yochabel stres yönetimini benden çok daha iyi becerebiliyordu.

Her Şey Algıyla İlgili. Nasıl Düşünüyorsak Öyle Oluyoruz

Mesane kanserinin yan etkilerinden biri kanamadır. Bunun kanserin yaygın bir semptomu olabileceğini bilmeme rağmen, kan ile ilgili düşüncem “korkutucu” ve acı verici olduğuydu.

Aslında beni deli gibi korkutuyordu!

Yochabel, kanı o kadar da endişe verici bir şey olarak görmedi. Bu yüzden her kanlı idrar yaptığında ben paniklerken, o ise orada sakince duruyordu ve benim tepkilerim onu alarma geçirene kadar öyle kalabiliyordu.

Şaşırtıcı bir şekilde, kanaması olmasına rağmen, hala mırlıyordu ve benim ona vereceğim dostluk ve yemekleri heyecanla bekliyordu.

Düşündüm ki keşke ben de vücudumda garip şeyler olurken böyle sakin kalabilseydim.

Bu tamamen benim algılarımla ilgiliydi.

 

Sevinç ve Hastalık Bir Arada Var Olabilir

Beni en çok şaşırtan şey, Yochabel'in çok zorlu olduğunu düşündüğüm kanser hastalığına yakalanmasına rağmen yaşama sevinci göstermesi ve hayattan zevk alabilmesiydi.

Kanaması olduğunda, acilen idrara çıkması gerektiğinde ve yaşamında gelişen zorluklarla uğraşırken de iyimser, nazik, sabırlı ve görünüşe göre neşeliydi de.

Crohn hastalığı ile boğuşurken dışarıya ya da içe dönük sevinç emaresi gösterdiğim tek bir gün bile düşünemedim. Acı çektiğim zamanlarda çevremdekilere gösterdiğim öfkeden bahsetmiyorum bile.

Yalnızca anı yaşayan Yochabel, hastalığının benimle yaşadığı keyfi ya da ilişkisini değiştirmesine asla izin vermedi.

Her zaman nazik ve minnettar oldu.

Evcil Hayvan Dostlarımız İyileşmemize Katkı Sağlıyor

Kronik hastalıkla yaşamak, iyileşmem için vücudumun ve zihnimin ihtiyaç duyduğu şeyleri geliştirmeye ve saptamaya devam etmem için bana ilham kaynağı oldu.

Yıllarca Crohn hastalığımı iyileştirmek ve bağışıklık sistemimi güçlendirmek için birçok yaklaşımı araştırdım.

Diyet, rutin kan çalışması, vitaminler ve takviyeler gibi fiziksel müdahaleleri de lisanslı bir ruh sağlığı terapistiyle görüşmek, çocukluk çağı travmasının ve stresin sağlığım üzerindeki etkisini ele almak gibi duygusal müdahaleleri de denedim.

Hepsi kendi çaplarında işe yaramıştı da ama iyileşmek bazen düşündüğümüzden çok daha basit olabiliyor. Evcil hayvanlarımızla kurduğumuz dostluk, iyileşmemize katkı sunan değerli bir hazine.

Onlar bize sadece koşulsuz bir sevgi ve destek sağlamakla kalmıyor, birçok şey öğretiyorlar da. Bir hayvan dostunuzun yanında görünmez hastalık diye bir şey yoktur. Bizi gerçekte olduğumuz halimizle görüyorlar ve onların bu bilgeliği ve sezgileri tüm insanların yararlanması gereken bir şey.

Hayatın Sunduğu Armağanları Gözünüzün Önünde Tutun

Hastalık, hasta olanlar ve bakıcıları için hayatı değiştiren bir durum.

Yine de Yochabel den öğrendiğim en önemli ders şu: bazı zorlukları kendi kendime ben yaratıyorum.

İnsan vücudunu doğal iyileştirme yeteneğinden fazlasına zorlamak ters etki yaratır, sevdiklerine ve kendine karşı duyduğun öfke ve hayal kırıklığı yaralayıcıdır, olumsuz algılar stres ve kafa karışıklığı yaratır.

Hayatımızda hastalığın var oluşu ona teslim olmamızı gerektirmez. Hala sevinçlerimiz, sevdiklerimizle geçirdiğimiz keyifli zamanlarımız, her an karar alabilme yeteneğimiz ve her şeyin daha iyi olmasına dair umudumuz var.

Yochabel de hastalanmıştı ama mağdur ve "hasta" olan sadece bendim.

Neden?

Çünkü o hayattaki ödüllerinden vazgeçmedi. Onlara sahip olduğu her anın tadını çıkardı. Ben de aynısını yaptığımda mücadele etmek çok daha kolaylaştı.

Casey Hersch

 

Düşünce yönetimi, olumlu düşünmek, anlam arayışı üzerine daha derin bir okuma yapmak istiyorsanız Dr. Alex Pattakos'un Sola Unitas Yayınları tarafından yayınlanan Düşüncelerimizin Tutsağıyız kitabını okumanızı öneririz.

 

Kaynak: https://tinybuddha.com/blog/cat-cancer-how-cope-illness/



Kapat