Narsisizm Çağında Sevgi: Bir Döngüyü Kırmak ve Yenisini İnşa Etmek
Narsist ebeveynlerden uzaklaşmak zordur, ancak imkansız değildir.
Travma hayatımızı pek çok yönden etkileyebilir. Travmanın mutlaka büyük bir araba kazası, yangın ya da deprem gibi büyük bir sebebi olması gerekmez. Travmatik bir olay sessiz olabilir. Kötü bir ilişkiyle geçen yıllar boyunca kanserin fark etmeden büyümesi veya duygusal istismarın gerçekleşmesi gibi yavaş yavaş birikebilir. Bu yavaş büyüyen travmalar ölüm ve boşanma gibi ani, ezici bir olayla patlama noktasına gelir.
Sonuç olarak, travmanın boyutu ne olursa olsun, bizi değiştirir. Travma, gerçek durumdan ziyade, durumun nasıl algılandığı ile ilgilidir. Yani, bireyin duygusal yatırımı ile travmatik olay arasında bir ilişki vardır. Tamamen yabancı bir kişinin annesine kanser teşhisi konması sizin için travmatik bir olay değildir; ancak annenizin hastalanması dünyanızı alt üst eder.
Narsistik bir ilişkide acı çekmek, bir travma biçimidir. Travma pusudadır ve tetiklendiği zaman fark edilir. İnsan o sırada gerçeklikle sarsılır: istismardan korkmak ve onu kabul etmek, ilgili için yalvarmak ve küçücük kırıntıları sevgi zannetmekle yıllar geçmiştir. Bu bir odada uyurken, evin başka bir bölümünde çıkan yangın nedeniyle yangın alarmının çalması gibidir. Uyandığınızda artık çok geç olmuştur. Yıkılmış kirişlerden, yanmış fotoğraflardan ve kırık bir kalpten oluşan kömürleşmiş bir karmaşayla baş başa kalırsınız.
Yapılan araştırmalar, acı çekmenin çok daha büyük bir deneyimin parçası olduğunu gösteriyor. Karşınızda yanmış bir evin kalıntılarından başka hiçbir şey kalmadığında, yeniden inşa edecek bir yer bulmak için ilerlemekten başka seçeneğiniz kalmaz. Aynı şey narsistik bir ilişkiden ileri gitmek için de söylenebilir.
Zarar veren, taciz edici bir ilişkiden sonra ilerlemek ve iyileşmek zor ve korkutucudur. Ancak ilişkiler travması sadece romantik bağlantılara mahsus değildir. Bazen bize en çok zarar veren ilişkiler, doğumla kurulan bağlarımızdır.
Bir örnek:
Cassidy kısa süre önce, 20’li yaşlarının ortalarında evlendi. Narsist ebeveynleri ve narsist ablası tarafından büyütüldüğü için sancılı bir çocukluk geçirdi. Aile üyelerine resmen Narsisistik Kişilik Bozukluğu (NPD) teşhisi konulmadı, ancak Cassidy her birinin resmi teşhis gerekliliklerinden birçok özellik sergilediğine inanıyor.
Cassidy ergenliği ve gençliği süresince romantik ilişkilerinde mücadele etti. Evinde sevgi yoktu ve sevginin gerçekte ne olduğu hakkında hiçbir fikri de yoktu. Ona verileni almaktan başka seçim şansı yoktu. Cassidy’yi büyümeye zorlayan da tam olarak buydu.
Cassidy kendi ayakları üzerinde durabildiği anda evinden ayrıldı. Kendi arabasını satın aldı, üniversiteye gitti ve kocasıyla tanıştı. Evinde sahip olmadığı rahatlık ve kabul edilmeyle ilk kez tanıştı. İyimserliği, kontrol duygusunu ve öz saygısını artıran bir ilişki içine girdi.
Aslında, sıkıntılar kişiyi daha güçlü ve daha dirençli olmaya itebilir. Ancak bu, geçmişin tamamen yok edildiği anlamına gelmez. Acı dolu geçmişinin üstesinden geldiğini hissedip hissetmediği sorulduğunda Cassidy emin değildir: “Bu durumun beni rahatsız ettiği günler hala var. Çocukken sevgiyi görmedim, bu durum benim için normaldi. Büyüdüğümde bunun normal olmadığını anladım. Ailemden uzaklaşmak için elimden geleni yaptım. Sonunda geçmişimi değiştiremeyeceğimi öğrendim. Bu yüzden, geleceğimi değiştirmek için çalışıyorum”.
Cassidy, travmatik deneyimler acıya neden olsa da, acının hayatın son aşaması olmadığının kanıtıdır. Farklı bir hayat istediğine ve daha iyi bir şey inşa etmeye karar verdi. Umut dolu yeni bir anlatı buldu ve dünya görüşünü yeniden inşa etti. Travmatik bir olaydan sonra, "olumsuz duygular içinde çok uzun süre yuvarlanmayı seçmek, güçten düşürebilir ve değişime engel olabilir" (Rendon, 2015, s. 76).
Cassidy, narsisistik yetiştirme tarzını kasten düşünmeyi reddetti. Diyor ki, "Nedeni, ailem gibi olmak istememem. Asla evlenmediler; bağımlılıkları var. Babam nefret ettiği bir işte çalışıyor ve onlar her zaman hayatta hiçbir yere gitmeyen bir ortamda yaşadılar. Devam etme motivasyonum için onlara bakıyorum. Sonumun onlar gibi olmasını istemiyorum. Aile kalıbını kırmaya çalışıyorum”.
Cassidy'nin hikayesi umut veriyor ve narsist ebeveynler tarafından yetiştirilenlere ilham veriyor. "Narsist ailenizin söyleyeceklerini dinlememek çok önemli" diyor. Hâlâ acı veren bir ev ortamında yaşayanlardan, inançlarını korumalarını istiyor: "Burası sadece geçici eviniz. Bir değişiklik yapmak için gerçekten çalışırsanız işler daha iyi olacak".
Travma evinizi yerle bir edebilir, ancak sizi daha büyük ve daha iyi bir ev inşa etmeye zorlayabilir. Sonuç, hayatta kalan olarak seçiminize bağlıdır.
Kristy Lee Hochenberger (Çeviren: Pınar Göker)
Referanslar:
Rendon, J. (2015). Upside: The new science of posttraumatic growth. New York: Touchstone.
Walsh, C. [editor]. (2009). Ask me about my divorce: Women opening up about moving on. Seal Press.