Video Oyunları, Okulda Başarı ve Çocuğunuz: Araştırma Sonuçları
Oyun oynamak daha düşük notlar anlamına mı geliyor? Yeni bir araştırma bu konuyu derinlemesine inceliyor.
Çocuklar ve gençler içinde bulunduğumuz dönemde video oyunları oynayarak oldukça fazla zaman geçiriyorlar.
İster Minecraft’ta yeni dünyalar inşa ediyor, ister Call of Duty’de savaşıyor, ister Grand Theft Auto’da karmaşa yaratıyor olsunlar, çoğu gencin son zamanlarda boş zamanlarını geçirme şeklinin epey değiştiği bir gerçek. En son Neilsen 360 raporuna göre, 13 yaş ve üzeri ABD nüfusunun üçte ikisinden fazlası kendisini oyuncu olarak görüyor. Üstelik araştırmacılara göre bu konuda doygunluk noktasına henüz ulaşılmadı.
Oyunlarda geçirilen süreye gelince, son anketler 12-15 yaş arası çocukların 2017 senesinde haftada 12,2 saatlerini video oyunlarıyla geçirdiğini gösteriyor. Bu istatistiğin daha büyük yaştaki gençlerde daha yüksek olduğu düşünülüyor. 3 ila 4 yaş arasındaki küçük çocuklarda bile video oyunları oynayarak geçirilen süre haftada ortalama 5 saat ya da daha fazla olabilir.
Oyun oynamanın popülerliği düşünüldüğünde, öğretmenlerin ve ebeveynlerin, oyunların uzun vadeli zararları ile ilgili endişe duymaları gayet doğal. Bu endişelerin çoğu video oyunlarının şiddet içeren içeriğine ve daha fazla saldırganlığa yol açıp açmayacağına odaklanmış olsa da, diğer araştırmacılar uyku kaybı ve sosyal işlevselliğin azalması gibi olası sağlık sorunları konusunda uyarıda bulunuyorlar.
Oyun oynamanın okul başarısı üzerindeki etkisi ise daha tartışmalı bir konu. Bazı araştırmalar yoğun video oynamanın okul başarısı üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini öne sürerken, diğer araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor. Bu tür araştırmaların en önemli problemi, yürütülen çalışmalarının neden-sonuç ilişkisi hakkında varsayımlarda bulunmayı aşırı derecede zorlaştırmasıdır.
Başka bir deyişle, video oyunları okul performansını etkiliyor mu yoksa akademik olarak başarısız olan kişilerin video oyunları oynama olasılıkları daha mı yüksek?
Oyun oynamanın okul performansını ne şekilde etkilediğini inceleyen çeşitli araştırmaların sıklıkla çelişen bulguları nedeniyle, farklı hipotezler öne sürülmüştür:
- Zamana dayanan hipotez, video oyunları oynamak için harcanan zamanın ders çalışmak ve ev ödevi gibi akademik faaliyetlere harcanabilecek daha az zaman anlamına geldiğini göstermektedir. Örneğin, düzenli olarak video oyunları oynayan gençler, oyuncu olmayan yaşıtlarına göre ödevlerine üçte bir daha az zaman harcarlar. Yine de, bir oyun konsoluna sahip olan öğrencilerle olmayanlar arasındaki akademik performans farkı oldukça küçüktür.
- Uyku ile ilgili hipotez, çok oyun oynayan gençlerin, oyuncu olmayanlara göre daha az uyuduğunu öne sürer. Uyku kalitesi de genellikle daha düşüktür. Yoğun oyuncular sadece daha geç yatmakla kalmaz, oyun seanslarının neden olduğu fiziksel ve duygusal uyarılma, REM uykusunun kalitesini azaltabilir ve onları bilişsel hatalara daha yatkın hale getirebilir.
- Dikkat eksikliği hipotezi, uzun süreli oyun oynamanın dikkat eksikliklerine ve artan dürtüselliğe yol açabileceğini öne sürer. İlişki ılımlı olma eğiliminde olsa da, genel ekran süresi (video oyunları, TV izleme ve bilgisayar kullanımı) ile dikkat sorunları arasındaki bağlantıyı destekleyen bazı araştırmalar mevcut.
Ancak tüm araştırmacılar oyunlar hakkındaki bu kötümserliği paylaşmıyor. Bilişsel güçlendirme hipotezinin destekçileri, video oyunlarının genellikle oldukça karmaşık olduğuna ve farklı bilişsel beceriler için eğitim programı olarak işlev görebileceğine işaret ediyor. Bu, düzenli oyun oynamanın dikkat kapasitesi, görsel yönelim ve genel bellekte önemli gelişmelere yol açabileceği anlamına gelir.
Yukarıdaki görüşü doğrulayan bazı araştırmalar var. Örnekler küçük olsa da, düzenli oyuncuların akıcı zeka ve çalışma belleği testlerinde oyuncu olmayanlardan daha yüksek puan olduğu ortaya koyulmuştur. Özellikle küçük çocuklarda bu gelişmeler yetişkin oyunculardan daha büyüktür.
Peki, akademik başarı söz konusu olduğunda video oyunları yararlı mı yoksa zararlı mı? Psychology of Popular Media Culture dergisinde yayınlanan yeni bir makale, tartışmayı bugüne kadar yapılan en büyük çalışmalardan biriyle çözmeye çalışıyor. Johannes Kepler Üniversitesi Linz'den Timo Gnambs liderliğindeki bir Alman araştırmacı ekibi, araştırmalarını Alman Ulusal Eğitim Paneli Çalışması'nın (NEPS) bir parçası olarak gerçekleştirdi. Okul kariyeri boyunca geniş bir Alman öğrenci topluluğunu takip etmek üzere tasarlanan NEPS, yaşam boyu eğitime bakan çok sayıda araştırmanın odak noktası olmuştur.
Kendi çalışmaları için Gnambs ve ortak yazarları, Dokuzuncu Sınıftan (Dalga 1) başlayan ve Sınıf 11 (Dalga 2) ve Sınıf 13'e (Dalga 3) kadar devam eden üç ölçüm dalgasında 3,554 öğrencinin (yüzde 56 kadın) anket yanıtlarını analiz etti. İlk dalgada, öğrencilere oynamak için harcadıkları süre soruldu: (a) World of Warcraft (b) beceri veya strateji oyunları gibi çevrimiçi rol yapma oyunları ve (c) normal bir bilgisayarda oynanan diğer bilgisayar veya video oyunları olmak üzere okul gününde oynanan oyunlara dair bir araştırma yürütüldü. İlk iki dalgada öğrencilere matematik ve Almancadaki notları da soruldu. 9. ve 12. sınıflardaki öğrenciler daha sonra bu konulardaki gerçek becerilerini ölçen başarı testlerini tamamladılar. Dokuzuncu Sınıf öğrencileri, genel zekanın temel bir tahmini olarak kullanılmak üzere muhakeme yeteneği testlerini de tamamladılar.
Sonuç olarak, örneklenen öğrencilerin yüzde 70'i en azından ara sıra video oyunları oynadıklarını, yüzde 20 veya daha fazlası ise okul gecelerinde bile günde iki saat oyun oynadıklarını bildirdi. Beklendiği gibi, erkekler genel olarak kızlardan çok daha fazla oyun oynadı ve yetkinlik puanlarında önemli cinsiyet farklılıkları vardı. Erkekler matematiksel yeterlilik sınavlarında kızları geride bırakma eğilimindeyken, kızlar okuma yeterliliği ve Almancada daha iyi notlar alma konusunda erkeklerden önemli ölçüde daha iyiydi.
Oyun oynamanın akademik başarı üzerindeki genel etkisine bakan Gnambs ve meslektaşları, okul gecelerinde uzun süreli oyun oynamanın genel olarak daha düşük notlarla ilişkili olduğuna dair net kanıtlar buldular. Cinsiyet farklılıkları hesaba katıldığında da sonuçlar tutarlı kaldı. Bununla birlikte, gerçek yeterliliklere, yani başarı testleriyle ölçülen matematik ve dil becerisine bakıldığında, oyun davranışıyla herhangi bir bağlantı görünmüyordu.
Bu sonuçlar, video oyunları ve okul başarısı arasındaki ilişkiye dair histerinin yanlışlığını ortaya koydu. Oyun oynamanın akademik başarı üzerindeki etkisi hala çok küçüktür. Oyuncuların günde sekiz saate kadar oyun oynadıkları en uç durumlarda bile, zaman içinde notlarının düşme derecesi çok az değişiklik göstermiştir.
Bu çalışma, en azından akademik başarı söz konusu olduğunda, oyun oynamanın potansiyel tehlikelerine ilişkin endişelerin muhtemelen abartıldığını öne sürüyor. Araştırmacılar, bu alanda hala araştırılması gereken pek çok bulgu olduğunu düşünüyor.
Dijital yetkinlikler, oyun bağımlılığı, internet, sosyal medya ve video oyunların çocuklara etkisi üzerine daha derin bir okuma yapmak istiyorsanız Dr. Umut Kısa'nın Sola Unitas Yayınları tarafından yayınlanan Dijital Zekâ kitabını okumanızı öneririz.